Geçmişten günümüze insanlık bilim konusunda hatırı sayılır gelişmeler kaydetmiştir. Eski dönemlere baktığımızda gerek batıda gerekse doğuda bir kadının bilimle uğraşmasına pek sıcak bakılmamıştır. Bütün zorluklara rağmen kadınlar pes etmemiş ve olabildiğince kendilerini bu camiada aktif tutmuşlardır. Günümüze doğru geldikçe düşünce yapıları değişmiş ve kadınlar her geçen gün bilimsel çalışmalarda aktif rol almaya başlamışlardır. Ülkemizde de her geçen gün kadın bilim insanı sayımız artmaktadır. Bu isimlerden birisi de yılmadan çalışmaya devam eden ve gün geçtikçe icatlarıyla dünyada adından daha çok söz ettirir hale gelen Dr.Canan Dağdeviren’dir. Bu yazımızda Dr.Canan Dağdeviren’den ve yaptığı çalışmalardan bahsedeceğiz.
Dr.Canan Dağdeviren 4 Mayıs 1985 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Babası Cavit Dağdeviren, annesi ise Mine Dağdeviren’dir. Küçük yaştan itibaren bilime merakı olduğunu söyleyen Dağdeviren, küçükken çakıl taşını parçalayarak içerisindeki atomları bulmaya çalışıyormuş. İlk ve orta eğitimini Kocaeli’de tamamlayan Dağdeviren, okuduğu iki kitap sayesinde üniversitede fizik okumaya karar verdiğini söylüyor. Bunlardan ilki, babasının kendisine kimyager ve fizikçi Marie Curie hakkında hediye ettiği bir kitap, diğeri ise Türkiye’nin önemli teorik fizikçilerinden Prof.Erdal İnönü’nün Kocaeli kitap fuarında kendisine bizzat imzalayarak verdiği ‘ Anılar ve Düşünceler ’ adlı eser.
Fizik okumaya karar verdiğinde mezun olduktan sonra iş olanakları kısıtlı olduğu için birçok olumsuz tepkiyle karşılaşmasına rağmen hayallerinden ve hedeflerinden caymayan Dağdeviren 2007 yılında Ankara Hacettepe Üniversitesi fizik mühendisliği bölümünden mezun oldu. Yüksek lisans eğitimini ise Sabancı Üniversitesinde tam burslu olarak Malzeme Bilimi ve Mühendisliği programında 2009 yılında tamamladı. Aynı yıl Fulbright doktora bursunu alanında ilk sırada kazanarak Amerika’ya gitti. Illinois Üniversitesinde Malzeme Bilimi ve Mühendisliği bölümünde 5 yıl doktora eğitimi gördü.
Doktora süresince fizik, elektronik, kimya, malzeme, mekanik ve tıp alanlarının kapsamına giren esnek ve katlanabilir, vücut içine ve deri üstüne yapıştırılabilir ya da giyilebilir elektronik aletler üzerine çalışmalar yaptı. Bu süreçte geliştirdiği projelerden biri iç organların hareketiyle mekanik olarak sıkıştırılarak oluşturulan enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürerek depolamayı başaran, insan dokularıyla uyumlu tıbbi aletler üzerineydi. Bunlar yumuşak ve esnekti ve diğer yumuşak dokuların yanı sıra kalp dokusunda kullanılmaya uygun malzemelerdi. Dağdeviren’in bu alanda çalışmalar yapmasının büyük bir nedeni var aslında. Dedesinin 28 yaşında kalp yetmezliğinden vefat ettiğini 5 yaşında öğrenen Dağdeviren kendisine bir gün onun anısını onurlandıracağına ve benzer sağlık sağlık sorunlarını çözecek teknoloji geliştireceğine kendisine söz vermiş. Şimdi yapmış olduğu çalışmalara baktığımızda bu sözünü tuttuğunu görüyoruz.
Ağustos 2014 de doktora derecesini almasının ardından Harvard Üniversitesi Genç Akademi üyesi seçilerek Cambridge ‘e gitti. Buraya Türkiye’den seçilen ilk bilim insanıydı. Aynı yıl MIT Media Laboratuvarın’dan hiç başvuru yapmamasına rağmen davet aldı. 2017’de MIT Media Lab’da YellowBox adını verdiği içerisi görülebilecek şekilde şeffaf, o merkezde çalışan herkesin gözlemleme, not alma, öğrenme hakkına sahip olduğu bir çalışma alanı inşa etti. Laboratuvarının böyle olmasının en büyük sebebi ise burayı ziyarete gelen genç kızların ileride üst düzey bir mühendis olabileceklerini görmek istemesiydi.
Şimdi bir öğretim üyesi olarak MIT Media Laboratuvarda kendi araştırma grubunu yönetip, vücut içine girebilen, giyilebilen yeni aletler yapıyor. Doktora süresince yaptığı kalp pili çalışmasını da geliştirmeye uğraşıyor. Ekstra olarak da birçok farklı alanda çalışmalarına devam ediyor. Cilt kanserinin teşhisini kolaylaştıracak cihaz, beyin beyin hastalıkları için küçük cihazlar yaptığı çalışmalardan sadece birkaçı.
Bir kadın olarak yaşadığı tüm zorlukların üstesinden gelip, kendi yaşadığı zorlukları yeni nesillerin yaşamaması için çabalayan Dağdeviren her geçen gün yaptığı çalışmalarla genç yaşına rağmen birçok ödül almaya devam ediyor. Umarım bu hayat hikayesi okuyanlara bir ilham kaynağı olur ve ülkemiz nice Dağdevirenler daha yetiştirir.