STEM yani Bilim (Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering) ve Matematik (Mathematics) olmak üzere dört disiplini bütünleştiren bir öğrenme, uygulama ve geliştirme yaklaşımı olarak tanımlanır. Dijitalleşen ve inovatif yaklaşımlara oldukça açık bir noktada konumlanan günümüz şartlarında, bu dört kavramı bünyesinde barındıran meslek gruplarında yer almak, dünya genelinde büyük bir ayrıcalık olarak görülmektedir. Bilim; problemi görmek, eleştirmek, araştırmak ve çözümlemek aşamaları doğrultusunda ilerleyen, yüzü geleceğe dönük düzenli ve tutarlı bilgidir. STEM öğrenme ise problemlere disiplinler arası bakış açısıyla bakılmasını, bilgi ve becerilerin geliştirilmesini hedefler. STEM, günümüz değişen dünya standartlarına uygun becerileri kazanma ve onları güçlendirmeyi amaçlar. Araştırma ve sorgulamayı temel alan bu yaklaşımda yer alan meslek gruplarına örnek verecek olursak bunlar: her alanda Mühendislik, yaratıcılık ve iletişim becerilerini baz alan İçerik Üreticiliği, İstatistik bilgilerinin kuvvetli olması beklenen Data Analizciliği, Doğa Bilimleri İzciliği örnek olarak verilebilir.
STEM’in ülkemizdeki yansıma mesleklerini inceleyecek olursak yaygın olarak görülen meslek grupları: Temel Bilim Mühendisliği, Laborantlık, Araştırma Görevlisi, Yazılım Uzmanlığı olarak çeşitlendirilebilir. Peki neden buraya bu kadar az meslek grubu yazabildik ya da ülkemizdeki meslek ağı sadece bu kadarla mı sınırlı? Tabii ki hayır ancak bilim uğraşlarının oldukça zamana yayılması, somut sonucun belirgin bir şekilde gözlenemiyor oluşu ve bu kadar yoğun emek gerektiren sürecin anlaşılması/anlatılması noktasında içeriğin karmaşıklığı sebebiyle bu meslek grupları halk tarafından göz ardı ediliyor. STEM meslek gruplarını, hakim kitleye kabullendirmek bu denli zor iken bir de işin içine cinsiyet kavramı da dahil olabiliyor.
Erkek egemenliğinin süregeldiği geçmiş dönemlerin izlerini hala silemediğimiz günümüz koşullarında, bu dominasyonun olmadığı bir meslek alanında bulunmak neredeyse imkansız. Ne yazık ki STEM meslek grubu, kadınların maskülen dominasyonun gölgesinden kurtulup yeteneklerini göstermekte zorlandıkları hatta belki de en alt kattaki, en “laboratuvardaki” sektör. Çalışma koşullarının çetin olması, sayısal ve dijital öğrenmenin uğraştırıcı olması, bütün bu aşamaların kolay ulaşılabilir bir öğrenme alanı olmaması sonucu kadınlar bilgiye ulaşamıyor. STEM alanlarında çalışan kadınlar sektörün erkek egemen yüzdeleri sebebiyle dışlanabiliyor ya da yaptıkları iş ‘kadın’ oldukları için kaldırılamayabilir görülebiliyor. Gelecek vaat eden ve geleceğin inşasının temellerini bugünden atabilmemize olanak sağlayan bu meslek gruplarında çalışan kadınlar, Yakın Çağ’ın son demlerini yaşadığımız bu dönemde teşvik edilmeli ve kadınlara bir seviyeye kadar da imtiyaz hakkı tanınmalıdır.
Özveri ve çalışkanlığın cinsiyeti yoktur. Açıktır ki bilim tüm insanlık için tek kurtuluş yolu olarak görülmektedir. Bu amaç için çalışan ve üretmeye; insanlığı ileriye, geleceği erkene çekmeye çalışan bilim çalışanlarına toplum tarafından destek beklenmektedir.
Hazırlayan: Ece Ayer