Mikroplastikler, birçok ürüne yararlı işlevler kazandıran ve 5 mm’den daha küçük boyutlarda bulunan plastik parçalarıdır. Bu plastik parçaları, kozmetik sektöründe sıklıkla üretilen ve neredeyse her gün kullanılan; krem, duş jeli, bebek bezi, yüz temizleme jeli gibi ürünlerin yapı taşı olarak da kabul edilebilir.
Ürünlerdeki işlevi her ne kadar yararlı olsa da bu plastik parçaları çevremiz için oldukça büyük bir tehlike oluşturmaktadır. Peki bu tehlike neden oluşur? Mikroplastikler, küçük boyutlarından dolayı diğer büyük boyutlu kirleticiler gibi filtrelenemez ve dolayısıyla temizlenemezler. Plastik parçalarının mikroplastik içeren ürünlerin kullanımıyla birlikte kaynaklarımıza temizlenemez ve geri dönülemez şekilde karışması anlamına gelen bu durum, su döngüsüne giren parçacıkların farklı organizmalar tarafından emilmesine ve besin zincirine dahil olmasına sebebiyet verir. Yani tabağınızdaki balığın duş jelinizden gelen mikroplastikleri barındırması olağandır. Aynı zamanda bu parçacıkların doğada uzun süre kalabilmesinden kaynaklı olarak doğal ayrışma çok yavaş gerçekleşir ve bu süre 100 yıldan fazlasına uzanır. Polietilen gibi malzemeler uzun ömürlü olması ve tüketiciye uzun bir hizmet süresi sunması için geliştirilirken su döngüsüne girdiklerinde canlılara ve çevreye fazlasıyla zarar verir.
Mikroplastikler, bileşimlerine bağlı olarak toksik olabilirler ve kendilerine yapışan bakteriyel veya viral moleküllerin taşıyıcısı olarak da hareket edebilirler. Bu toksinlerin kümülatif birikimi canlı organizmaların sağlığını etkileyebilir, hatta gelecekte büyük bir sorun haline gelebilir. Çünkü henüz canlıların bu plastik parçalarının ne kadarını tolere edebileceği ve ortaya çıkan zararın nasıl bir boyuta ulaşabileceği bilinmiyor. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalar; bu maddelerin bağışıklık fonksiyonunu zayıflatabileceğini, büyümeyi ve üremeyi engelleyebileceğini gösteriyor.
Peki bu tehlikeden nasıl korunabiliriz? Mikroplastiklerin çeşitli ürünlerden doğaya karışımını engellemek amacıyla kullanılan yöntemler mevcuttur. Membran tekniklerinden biri olan Ultrafiltrasyon yöntemi ile kentsel atık su arıtma tesislerinde klasik arıtma ünitelerinin yanına bir UF ünitesi de eklenerek en azından kanalizasyonla gelen mikroplastiklerin su kaynaklarına karışması önlenebilir. Tabii ki bu işlemler sırasında kimyasal madde kullanılması ve yüksek enerji kullanımı gibi bazı dezavantajlar da bulunmaktadır. Bununla birlikte
, bu ürünlerin içerisindeki plastik parçalar alternatif doğal parçacıklarla değiştirilebilir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken konu, alternatif maddelerin biyoçözünür ve zararsız olmasıdır. Mikroplastik parçacıklar, ürünlerin temizlik performansına katkı sağlamaktadır ve doğal biyobozunur maddeler kullanıldığı takdirde benzer bir temizlik performansı elde edilebileceği kanıtlanmıştır. Bu nedenle kullanılan alternatif maddelerin temizlik performansı ve cilt için zararsız olması önemli bir kriterdir. Diğer bir avantaj ise plastiğin aksine su ve yağı da emen maddelerin nemlendirici kremler için umut verici özellikler içermesidir. Bu alternatifler selüloz bazlı, yani; kayın ağacı, yulaf, buğday, mısır ve laboratuvar ortamında üretilen bakteriyel selüloz, kayısı çekirdeği, jojoba tanesi ve ponza taşı gibi doğal içerikli maddeleri kapsamaktadır.
Hazırlayan: Ceyda Topal