Stephen William Hawking, 8 Ocak 1942’de (Galileo’nun 300. ölüm yıl dönümü) Oxford’da dünyaya gözlerini açtı. Hem kara deliklerle hem de kuantum mekaniği ile ilgili yaptığı çalışmalarıyla bizlere ufuk açıcı bilgiler sunan babası Frank Hawking, çocuklarının tıp alanında çalışmalarını isterken Stephen, bilim ve gökyüzüne büyük bir ilgi göstermeye başladı. Annesinin söylediğine göre, Stephen’ın çok güçlü bir merak duygusu vardı.

17 yaşında Oxford Üniversitesine kabul alan Hawking, ilerleyen zamanlarda matematik ve fizik bilimine yöneldi. Ancak maalesef ki 21 yaşına geldiğinde kendisine ALS teşhisi konuldu. Stephen, bu hastalığı henüz Oxford’dayken birdenbire düşme, dil sürçmesi gibi belirtiler sayesinde fark etmeye başlasa da 1963 yılına kadar bundan kimseye söz etmedi. Babasının öğrenmesiyle birlikte Stephen, 2 haftalık bir süreç buyunca doktorlar tarafından testlere girmesi konusunda ikna edildi. İşte Hawking ve ailesi için en yıkıcı haber bu sırada geldi.

Bir süre odasını bir lösemi hastası ile paylaşan Stephen, onun hastalığının kendisinin hastalığından daha kötü olduğunu düşündü. Bu durum, Stephen’a hayatta yapabileceği çok şey olduğunu hatırlattı. Doktorlara sorduğu ilk soru beyninin bu hastalıktan etkilenip etkilenmeyeceğiydi.

1969 yılından itibaren tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kalan Stephen, bir süre sonra konuşma yetisini de kaybedince söylemek istediklerini tasarladığı bir program yardımıyla ifade etmeye başladı. Teknoloji ilerledikçe programının sesini değiştirerek daha kaliteli bir hale getirmek teklif edilse de Stephen bunu kabul etmedi.

Hastalığına rağmen zihnindeki düşünceler hiç durmadı, hatta birçok kitap yazdı. Kitaplarından bazıları:

• Zamanın Kısa Tarihi – Bu kitap kozmolojinin büyük teorilerine kapı açtı ancak halkın çoğunluğu tarafından anlaşılmadığından sonrasında Zamanın Daha Kısa Tarihi’ni yazdı.
• Zamanın Daha Kısa Tarihi – Zamanın Kısa Tarihi’ne ek olarak bu kitaba kendi araştırmalarından ve bazı fikirlerinden bahsetti. Zamanda seyahatin olabileceğini ve gelecekte insanların diğer gezegenlerde kolonize bir şekilde yaşayabilecekleri fikrini öne sürdü.
• Büyük Tasarım – Bu kitabında evrenin bir tanrı tarafından yaratılmış olması fikrine karşı çıktı. (Bununla birlikte Isaac Newton’un inanç şekliyle de zıtlaşmış oldu.)

14 Mart 2018’de Hawking ALS hastalığı sebebiyle vefat etti. Ölümünden bir ay sonra Hawking’in küllerinin

buy kamagra 100mg

, Isaac Newton ve Charles Darwin gibi bilim insanlarının gömüldüğü Londra’da bulunan Westminster Abbey’e defnedileceği açıklandı.

Hawking sadece yaptığı bilimsel araştırmalarla değil, konuk oyuncu olarak dahil olduğu dizi ve filmlerle de akıllarda kaldı. Star Trek: The Next Generation, The Big Bang Theory, Alien, The Colors of Infinity bunlardan sadece birkaçı.

Aynı zamanda hayatı da filmlere konu olan Hawking’i daha yakından tanımak isterseniz 2013 yapımı Hawking ve 2014 yapımı The Theory of Everything filmlerini izleyebilirsiniz.

“One of the basic rules of the universe is that nothing is perfect. Perfection simply doesn’t exist…. Without imperfertion, neither you nor I would exist.” -Stephen Hawking

Hazırlayan: Brilyant Selimova