Eskiye kıyasla daha çok bilinen genetik kavramı, yoldan geçen on kişiden dokuzuna sorulsa artık anlaşılabilecek durumda. Anlaşılacak diyorum çünkü belki anlatılmaz ama bilinir. Özetle genetik, canlıların kalıtsal özelliklerini inceleyen kalıtım bilimidir. Peki, epigenetik nedir? Yoldan geçen on kişiden dokuzu epigenetiğin ne olduğunu bilebilir mi? Bu pek mümkün olmayabilir. Bizler tam da bu noktada oluşan açığı kapatmak için buradayız.
Genlerin
, sağlığımız ve fiziksel görüşümüzün üzerinde büyük bir etkisi vardır. Ancak bunun yanı sıra neler yedip içtiğimiz, hangi ortamlarda bulunduğumuz ya da fiziksel aktivitemiz, kısacası çevresel faktörlerin de etkisi vardır. Epigenetik, yaşamsal tercihlerimiz ve çevresel faktörlerimizin genlerimizin çalışma mekanizmasını etkileyip etkilemediği, eğer etkiliyorsa bu değişiklikleri nasıl ve neden yaptığını inceleyen bir bilim dalıdır. Genetik ve epigenetik arasındaki en büyük farklılıklardan bir tanesi, epigenetik kaynaklı olan değişikliklerin tersine çevrilebilir olmasıdır. Bu değişiklikler DNA dizisini değiştirmez ama vücudumuzun bir DNA dizisini nasıl okuduğunu değiştirebilir.
Genlerimizden gönderilen talimatlara göre proteinlerin ne sıklıkla veya ne zaman oluşturulduğu ifadesine gen ekspresyonu adı verilir. Başka bir deyişle genetik değişiklikler hangi proteinin yapıldığını değiştirebilirken, epigenetik kaynaklı değişiklikler gen ekspresyonunu etkileyerek genleri açıp kapatabilir. Çevre, stres, diyet ve egzersiz gibi davranışlarımız epigenetik değişikliklere yol açar. Bu sayede genlerimizin davranışlarımız ve çevremizle olan bağlantısını görmek çok zor değildir. Epigenetik mekanizması gen ekspresyonunu farklı şekillerde etkileyebilir. DNA metilasyonu, Histon modifikasyonu, kodlanmayan RNA (Non-coding RNA) örneklerden bazılarıdır.
Akıllarda daha fazla kalabilmesi ve daha iyi anlaşılabilmesi için yukarda bilimsel olarak açıklanan epigenetik kavramını bir örnekle tamamlamak istiyorum. Aynı karında büyüyen çift yumurta ikizlerini ele alalım, bu ikizlerin adı Selma ve Belma olsun. Genleri ve dokuz ay paylaştıkları anne karnı aynı olan Selma ve Belma’nın belirli bir yaşa kadar aynı çevrede büyütüldüklerini düşünelim. Sonrasında üniversite hayatı için daha sakin bir yaşam süren Selma’yı kuzey iklime sahip bir ülkeye, hiperaktif Belma’yı ise tropik iklimdeki bir ülkeye gönderiyoruz. Beş yıl sonra evlerine geri dönen Selma ve Belma’nın dış görünüşlerinde bile bariz bir değişiklik göreceğimizi söylemek çok zor değildir. En basiti Selma az güneş gördüğü için daha beyaz tenli olacakken Belma daha koyu tenli olacaktır. Daha detaylı inceleme için NASA tarafından uzaya gönderilen Mark Kelly ve Scott Kelly ile ilgili araştırma yapabilirsiniz.
Hazırlayan: Elif Nur Arslan