Hayvanlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Sadece besin kaynağımız olamazlar değil mi?
Peki ya belgesel izler misiniz? Cevabınız evet ise izlediğiniz her bir belgeselden inanılmaz teknolojilerin ortaya çıktığını söylesem. İşte bu bilim dalının adı ‘Biyomimetik’.
Nature Portfolio’nun tanımına göre biyomimetik; mühendislik, kimya ve biyoloji prensiplerinin biyolojik süreçleri taklit eden işlevlere sahip malzemelerin, sentetik sistemlerin veya makinelerin sentezine uygulandığı disiplinler arası bir alandır. Kısacası mühendislikte karşılaşılan teknik sorunların çözümü doğada saklıdır diyebiliriz.
Örneğin güneş enerjisini toplayan fotovoltaik sistemler. Bu sistemler, bir yaprağın enerji toplama şeklini taklit etmenin ilk adımıdır. Doğaya daha çok benzeyen güneş pilleri oluşturmak içinse araştırmalar hala devam etmektedir.
Ya da Japonya’daki hızlı trenleri düşünelim. Bu trenler inanılmaz hızı ve verimliliği ile ünlüdür. Bununla birlikte 300 km/s’yi aşan hızlarda, mermi trenleri tünelden her çıktıklarında büyük ses patlaması yaratıyorlardı. Bu sorunun çözümü ise bir kuştan ilham alınarak sağlandı, yalıçapkını. Yalıçapkınları, çok az sıçrama ile hava ve su ortamları arasında hızla hareket etmekte ustadırlar. Yalıçapkını gibi, hızlı trenlerde de uzun gaga şeklinde bir burun bulunur. Bu, trenlerin çıkardığı gürültü miktarını önemli ölçüde azaltır ve aynı zamanda %15 daha az elektrik harcayarak öncekinden %10 daha hızlı hareket eder.
Stenocara böceğini hiç duymuş muydunuz? Çöl ortamında yaşayan Stenocara’nın sırtı, yoğunlaşmış su veya sis için toplama noktaları görevi gören küçük, düz çıkıntılarla doludur. Kabuk tamamen kaygan, teflon benzeri bir balmumu ile kaplanmış olup sabah sisi ile yoğunlaşan suyun böceğin ağzına aktarılması için kanalize edilmiştir. MIT’deki araştırmacılarsa bundan esinlenerek havadaki suyu verimli şekilde toplayan bir malzeme oluşturmuşlardır.
Kir tutmayan boyaların lotus çiçeğinden esinlenilerek geliştirildiğini biliyor muydunuz? Çiçeğin mikro pürüzlü yüzeyi, toz ve kir parçacıklarını doğal olarak iterek yapraklarını temiz tutar. Bir Alman şirketi olan ISPO, bu yapıyı araştırmak için dört yıl harcayarak benzer özelliklere sahip bir boya geliştirmeyi başardı. Bu boyanın mikro pürüzlü yüzeyi tozu ve kiri uzaklaştırır ve böylece evin dışını yıkama ihtiyacını azaltır.
Tüm bu örneklerden de anlaşılacağı üzere doğayı ve hayvanları analitik bir biçimde gözlemlemek, bize teknolojideki yenilikleri daha kolay takip etmemizde hatta bu yenilikleri geliştirmemizde yardımcı olacaktır. İşte disiplinler arası çalışmak da bize bu farklı perspektifleri kazandırdığından çok önemlidir. Bir mühendis bir biyologla, kimyagerle, fizikçiyle çalışmalıdır ki bu bakış açısıyla bilimi ve teknolojiyi geliştirebilsin.
Hazırlayan: Büşra Atkesen