Bugün sinema, bizler için çok şey ifade ediyor. Elbette herkes için ifade ettiği anlam birbirinden farklıdır. Kimi insan hayatın yorgunluğundan bir kaçış olarak görür sinemayı, sorumluluklara verilen kısa bir ara gibi ya da bazen insanı düşünmeye, sorgulamaya iten bir olgudur. İşte tam bu noktaya değinecek olursak insanlara güçlü bir şekilde hitap eden bir sanat dalı olarak sinema, vermek istediği mesajı çok büyük kitlelere ulaştırmayı başarır. Bu konuyu İran sineması özelinde ele aldığımızda ise ülkede var olan ağır sansürlere rağmen Orta Doğu sinemasında parlayan bir yıldız olan İran sineması, çok başarılı işlere imza atmakta ve sesini tüm dünyaya duyurmaktadır. İran’da özellikle 70’li yıllar sonrası can çekişen sinema, yine de ayakta kalmayı başarmıştır. Hükümet organları, maddi ve manevi anlamda bazı yönetmenlerin filmlerini destekleyerek sinemanın yeniden şekillenmesini sağlamışlardır. Örneğin, Majid Majidi’nin “Muhammad Rasulollah” filmi için harcanan bütçe 40 milyon dolara yakındır ve film, gelirini daha çok festivaller sayesinde kazanan diğer İran filmleri ile kıyaslandığında gerçek anlamda görsel bir şölen gibidir.
İran’da festival sineması ise 70’li yıllar sonrasında yok olma seviyesine gelmiş olsa bile kendi yerini korumayı başarmıştır. O günlerden bugüne kadar çeşitli yönetmenler, dünya çapında birçok ödüle sahip olmuş ve İran sinemasını tüm dünyaya tanıtmıştır. Günümüzde bunu başaran ve İran sineması için çok önemli bir yere sahip olan isimlerden biri, şüphesiz ki Asghar Farhadi’dir. Peki “Oscar” gibi uluslararası pek çok sinema organizasyonundan prestijli ödüllerin sahibi olan Farhadi bize filmlerinde ne sunmaktadır? Aslında tahmin edilebilir bir şekilde, kendine has bir bakış açısıyla tüm sansürlere rağmen gerçekçi bir üslupla seyirciye İran’ın gerçek yüzünü gösterir. Ancak Farhadi, filmlerinde izleyiciye net bir sonuç vermez. Filmlerini “giriş-gelişme-sonuç” bölümlemesi içerisinde ve bu mantık çerçevesinde okuduğumuzda, en çok gelişme kısmıyla ilgilendiği görülür. Bu kısım, bünyesinde birçok mesaj barındırır. Yönetmen, özellikle kadının toplumdaki yerine, vermek zorunda olduğu mücadeleye çok iyi bir gözlemci olarak değinir. Farhadi, bu bakış açısının izlerini neredeyse tüm filmlerinde gözler önüne sermeyi sürdürür. Tabii bu filmlerde İran’da yaşanan başka sorunlara da yer vermeyi ihmal etmez. Toplumdaki ahlaki değerler, baskılar, evlilik, eğitim, mimari gibi pek çok konuya eleştirel bir bakış sergiler.
Tüm bunları ustaca kaleme almayı başaran Asghar Farhadi, gerekli maddi ve manevi desteği göremese, kafese kapatılmış bir kuş gibi kısıtlansa dahi, hikayelerini anlatmaktan vazgeçmediğinden her geçen gün yaptığı her iş ve çektiği her filmle İran’ı ve kendi adını tüm dünyaya duyurmaktadır.
Hazırlayan: Güler Çelik