Yapay Eklentiler: Siborg Çağı

Mucizevi Tümör Tedavisi: Gamma Knife
28 Temmuz 2021
Uzay Enkazı
18 Ağustos 2021

Yapay Eklentiler: Siborg Çağı

Kafatasımızdan anten bir göz çıkması ya da deri altımıza inşa edilen manyetik bir alanın metal kaşıklarla olan temasımızı arttırması başta bilim kurgu filmlerinden birer kesit olsa da günümüzde ‘Siborg Çağını’ başlatan bir gerçeklik haline gelmiştir.

Sibernetik organizma teriminin kısaltılması olan siborg, biyolojik yapımıza entegre edilen yapay bileşenlerle oluşturulmuş bir organizmayı temsil eden kavramdır. 1991’de Donna Haraway tarafından kadın-erkekten doğal-mekaniğe kadar olan ayrımı yıkmak için ortaya atılan siborg metaforu, beraberinde getirdiği yeni bir organizma inşası fikriyle insanların kişisel arzularına göre yeniden yapılandırılabilir olduğuna vurgu yapmaktadır.

Günümüzde giyilebilir implantlar olarak bilinen Northsense’e rakip çıkan Neil Harbisson, ilk siborg sanatçısı olarak Northsense’in giysi altına gizlenebilir cihazlarından farklı olarak vücudunda ön plana çıkarmak istediği bir cihazı tercih etti. Doğuştan renk körü olan Harbisson, kafatasına yerleştirdiği antenle görülebilir renkler kuramını yıkarak getirmiş olduğu duyulabilir renkler anlayışıyla biyolojik yapımızda yeni bir çağ başlattı. Farklı renkler için farklı frekansta sesler üreten anten, Harbisson’un zamanla renkleri seslerinden tanımasına olanak sağlıyordu. Her ne kadar hastalığına çözüm olmuş tedavi görevi gören bir anten olsa da Harbisson, sanatçı kişiliğiyle yaptığı yorumla bunun ‘hayatının projesi’ olduğunu ifade ediyor.

Neil Harbisson’un Siborg Çağı olarak kafatasını kullanmasının yanı sıra İngiliz takı tasarımcısı olan Lucie Davis, metrolarda kullanılan Oyster Card’ın yerini alan takma tırnaklarla bu çağı ellerimizde devam ettirdi. Böylelikle turnikeleri açan kartlar, tırnaklarımızla içine para da yüklenebilen yeni bir doku parçasına dönüştü.

Doğal yapımıza entegre edilen parçalarıyla çeşitli insan kalıpları oluşturan Siborg Çağı, insanları teknolojiyle harmanlarken bir yandan da ‘Zihin Hackerları’na açık bir kapı bırakıyor olabilir. En bilinen örneğiyle Neuralink, sağlamış olduğu beyin-makine ara yüzüyle bir maymun beyninin yalnızca zihniyle bilgisayar oyunu oynayabileceğini kanıtlamıştı. Oyun oynamayı bir adım daha ileri taşıyan BrainGate ise felçli insanların beyinlerine yerleştirilen bir elektrot olarak yarattığı beyin-makine iletişimiyle bu sefer bireylerin zihin yoluyla internette arama yapmalarına olanak sağlıyordu.

Her ne kadar eklenen parçalar beynin farklı unsurlarla olan iletişimini mümkün kılsa da bu iletişim tek taraflı kalmayıp farklı unsurlardan da beynimize erişebilecek nitelikte olup tehdit oluşturma ihtimalini beraberinde getiriyor. Bu ihtimalin yanında, iletişimi sağlamak için beyine yerleştirilmesi gereken implantların büyüklüğünün ameliyat risklerini arttırması da günümüzde Siborg Devrimine araştırmacıların yaklaşımını biraz daha frenleyen bir oluşum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Hazırlayan: Begüm Özgün

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.