Basketbol denildiği zaman aklımıza ilk gelen isimler arasında yer alan bir efsane: Michael Jordan.

17 Şubat 1963 tarihinde Brooklyn’de doğmuş olan Michael daha yürümeye başlamadan Jordan ailesi Kuzey Karolina’ya taşındılar. Beş kardeşin dördüncüsü olan Michael, spor hayatına taşındıkları yerde bulunan Emsley A. Laney Lisesi’nde başladı. Kendini tam anlamıyla basketbola adamadığı bu gençlik zamanlarında beyzbol ve Amerikan futbolu ile de ilgilendi. Okulda geçirdiği ikinci yılında okul basketbol takımına girmeyi çok istese de 1,80 metrelik boyu kısa göründüğü için bunu başaramadı. O yılın yazında boyu tam olarak 12 cm uzayan Jordan basketbola daha da yoğunlaştı ve okulda geçirdiği son 2 yılında basketbol takımında oynamayı başardı.

1981 yılında Jordan, Kuzey Karolina Üniversitesi’nden Kültür Coğrafyası bölümünde burs kazandı ve koç tarafından okul basketbol takımına kabul edildi. Yüksek sayı ortalaması onu Atlantik Konferansı’nda yılın en iyi çaylak oyuncusu ödülüne taşıdı. 1984 yılında, NBA basketbol oyuncu seçmelerine girmek için okulundan bir yıl önce ayrılan Jordan seçmeler sonucunda Chicago Bulls tarafından seçildi ve büyük bir efsanenin ilk adımını atmış oldu.

Jordan, NBA’de üst düzey performansıyla ilk yılında “Yılın Çaylağı” ödülünü kazandı. 1985-1986 yılları arasında ayağı kırıldı ve 64 maç sahadan uzak kaldı fakat geri döndüğünde ilk play-off maçında 49, ikinci play-off maçında 63 sayı atarak rekoru egale etti. 1986-1987 sezonunda 3041 sayı atarak Wilt Chamberlain’den sonra bir sezonda 3000 sayıyı geçen ilk oyuncu oldu ve bu ödülü toplam 10 kez kazanarak kırılması güç bir rekora daha imza attı. Aynı yıl NBA All-Star haftasında ilk smaç şampiyonluğunu da kazanınca Michael artık Air Jordan olarak anılmaya başlandı.

Chicago Bulls’a katıldıktan sonra takımın taraftar sayısı artmaya başladı. Jordan’ın mükemmel istatistikleri ve kendine has pota altı dalışları nedeniyle herkes Jordan efsanesini görmek istiyordu. Bunların yanı sıra basketbolda en iyi savunma oyuncusu olarak ünlenmişti. Atletik mükemmelliği sonucunda ESPN’in anketinde yüzyılın en iyi atleti, NBA’in resmî sitesine göre ise oybirliğiyle “Tüm zamanların en iyi basketbolcusu” seçildi.

Basketbol kariyeri çok iyi bir şekilde gitmekteyken idolü ve kılavuzu olan babasının vefatından sonra basketbola veda etti fakat bu veda uzun sürmedi ve 1994-95 sezonunun sonlarına doğru basketbola bıraktığı yerden devam etti.  Dönüşünün ardından Chicago Bulls yeniden art arda 3. şampiyonluğunu kazandı.

1998 sezonunun sonunda artık yaşı gereği basketbolu bırakarak ikinci kez emekli olduğunu açıkladı.

17 Şubat 1963’te dünyaya gelen basketbol efsanesi Michael Jeffrey Jordan bugün tam 58 yaşında. Bu vesileyle bugün efsaneyle tanışmak için güzel bir gün, Netflix’teki The Last Dance belgeseli ise güzel bir kılavuz.

Hazırlayan: Kadir Kabasakal