MBK Kariyer Eğitimleri | CV Hazırlama
24 Ocak 2021
Kar Tanelerinin Gizemi
30 Ocak 2021

Astrokimya

Uzayda kimyasal maddelerin olabileceğini hiç düşünmüş müydünüz? Evet, biz kimya her yerde derken bundan da bahsediyorduk. Dış uzayda, gaz bulutlarında bulunan kimyasal elementlerin varlığı bilim insanları tarafından kanıtlandı. Bu konuyla ilgilenen bilim dalına ise astrokimya diyoruz. Peki gerçekten nedir bu astrokimya?

Astrokimya, dış uzayda bulunan moleküler gaz bulutlarındaki kimyasal elementleri, bu elementlerin oluşumunu, etkileşimini ve yıkılmasını inceleyen bilim dalıdır. Bu bilim dalı astronomi ve kimya disiplinlerinin örtüşmesiyle oluşur. Bilim insanları uzaydaki cisimlerin kütle, sıcaklık, kaynama noktası, erime noktası, bileşim gibi özelliklerini algılayabilmek için farklı türden teleskoplar kullanır. Spektroskopi işlemi ile elde edilen bulgular, kimya laboratuvarlarında astronomik cisimlerdeki molekül türlerinin belirlenmesinde kullanılır. Her madde için farklı olan tayf özelliklerinden maddelerin sahip olduğu birçok özelliğe ulaşılabilir. Ama bu ölçümde kısıtlamalar olabilir. Bu kısıtlamalar genelde elektromanyetik karışmalar sebebiyle gerçekleşir. H2 gazının dipol momenti olmamasından dolayı radyo teleskoplar H2 gazını tespit edemezler. Bu tür teleskoplarla inceleme yapmanın en kolay yolu dipol momenti yüksek maddeler ile çalışmaktır. Dipol momenti yüksek maddelere örnek olarak karbonmonoksiti söyleyebiliriz.

Astrokimya, atrofizik ve nükleer fizikle  güçlü bir şekilde örtüşür. Bu örtüşmenin temelinde yıldızlarda meydana gelen nükleer reaksiyonlar, yıldız nesillerini karakterize etme, yıldız evriminin sonuçları gibi ana konular vardır.

Yıldızlarda oluşan nükleer reaksiyonlar doğal bir şekilde var olan her kimyasal elementi üretir. Yıldız nesillerinin ilerlemesi yeni oluşan elementlerin kütlelerinin artmasını sağlar. Yıldızın merkeze doğru çekim kuvveti büyük miktarda ısı ve basınç yaratır, bu da nükleer füzyona sebep olur. Nükleer füzyon ise oluşan elementlerin kütlelerinin artmasıyla ilişkilidir. Nükleer kütlenin birleştirilme süreci boyunca demir, kurşun gibi daha ağır elementler oluşur.

1969 yılında Lewis E. Snyder ve arkadaşları uzaydaki ilk poliatomik ve organik kimyasal olan formaldehiti buldu. Daha sonra yapılan çalışmalar sonucunda ise bilim insanları uzayda su, karbonmonoksit gibi biyolojik açıdan önemli olan kimyasalları da keşfetti. Tüm bu çalışmaların devamında asitler, alkoller, ketonlar, aldehitler gibi çeşitli organik bileşikler de dahil olmak üzere bugüne kadar 100’den fazla molekül, iyon ve radikal bulundu.

Bu keşifler bilim insanlarında önce uzayda hayat olabilir mi sorusunu uyandırdı, daha sonra ise yaşamın temel moleküllerinin dünya dışı kaynaklardan geldiği konusunda düşüncelere sebep oldu. Henüz bunların cevaplarına ulaşılamasa da bilim insanları araştırmalarını sürdürmeye devam ediyor.

Hazırlayan: Fiderya Şahin

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.