İnsanlık tarihine baktığımızda pek çok kez ırkçılık ve ayrımcılığa karşı verilen bir savaşa tanık oluruz. Aynı havayı soluyup, aynı manzaraya baktığın veya aynı yollardan geçtiğin insanlarla sadece birtakım farklılıklar nedeniyle oluşturulan ayrımcılık veya dışlama, o kişinin kendisine olan saygısını zedeleyen, bir insanın varlığına karşı yapılabilecek en aşağılayıcı ve saygısızca davranışlardan biridir. Geçmişten günümüze kadar gelen, bugün bile devam eden ayrımlardan biri ise siyah-beyaz ayrımıdır. ABD tarihinde, bu duruma karşı gösterilen birçok tepki veya direniş söz konusudur. En bilinen örneklerden biri de Montgomery Otobüs Boykotu’dur.
Amerika’nın Alabama eyaletinde 1 Aralık 1955’te iş çıkışı sonrasında gerçekleşen bir olayın sadece Rosa Parks’ ın değil onun gibi pek çok siyahinin hayatını değiştireceğini büyük ihtimalle kimse tahmin edemezdi. 4 Şubat 1913 yılında dünyaya gelen Rosa Parks, küçük yaşlarda annesi tarafından okumayı öğrenmiş, 11 yaşına geldiğinde ise bir endüstri kız okuluna başladı. İkinci öğretimi sırasında, 11.sınıftayken eyalette bulunan bir siyahi okuluna gidiyordu. Fakat annesi ve büyükannesinin rahatsızlığı sebebiyle okulu bırakmak zorunda kaldı. 1932’de evlenen Rosa, evlendikten sonra ise eşinin desteği ile 1933 yılında liseyi bitirdi. 1943’te NAACP’ nin (National Association for the Advancement of Colored People- Siyahları Geliştirme Ulusal Derneği) aktif bir üyesi oldu.
Tarihler 1 Aralık 1955’i gösterdiğinde Rosa iş çıkışı bir otobüse bindi. O dönemlerde otobüslerde belirli bir oturma kuralı vardı. Ön koltuklara beyazlar ve en arkadaki koltuklara siyahlar oturabiliyordu. Ortadaki koltuklar ise değişken statülü koltuklardı. Ortadaki koltuklarda, önler dolana kadar siyahların da oturma hakkı vardı. Eğer ön sıralarda yer kalmamışsa ve bir beyaz ayakta kalmış ise orta koltuklarda oturan siyahlar oturdukları koltukları boşaltıp, daha arkaya geçmeliydi. Arkada yer yoksa yolculuğa ayakta devam etmelilerdi. Ve hatta otobüste yer kalmamışsa otobüsten inmeleri gerekiyordu. O gün de yine buna benzer bir durum yaşanmıştı. Bir beyaz ayakta kalmıştı ve şoför de arkadaki siyahlara koltuklardan kalkmalarını söylüyordu. Üç siyah erkek oturdukları koltuktan kalkarken, Rosa Parks bu uyarıyı dikkate almadı ve koltukta oturmaya devam etti. Şoför neden kalkmadığını sorduğunda ise Rosa “ Yerimi bir başkasına vermem gerektiğine inanmıyorum” diyerek cevap verdi. Bunu üzerine şoför, polis çağırdı ve Rosa Parks tutuklandı. Rosa Parks 5 Aralık 1955’te çıkarıldığı mahkemede Jim Crow Yasalarına uymayan hareketinden dolayı 14 Dolar para cezasına çarptırıldı. Bu olayın ardından direniş başladı. 381 gün boyunca hiçbir siyah, otobüslere binmedi. İşlerine okullarına yürüyerek gittiler. Boykot nedeniyle otobüs firmaları finansal sorunlar yaşamaya başladı ve bu direniş sonucunda boykot başarıya ulaştı. 20 Aralık 1956’da halk otobüslerindeki sınıf ayrımı kaldırıldı. Rosa Parks yapmış olduğu bu hareketden dolayı birçok tehdide maruz kalıp, yaşadığı yeri değiştirmek zorunda kalsa da bu önemli hareketin baş karakteri oldu. Yaşadığı zor dönemler mücadelesine engel olmadı ve sivil hak hareketlerine devam etti ve bu çalışmaları dolayısıyla altın madalyayla ödüllendirildi. Rosa Parks’ ın bindiği otobüs bugünlerde Henry Ford Müzesi’nde sergilenmektedir.
Hazırlayan: Derya Şahin