19. yüzyıl dolaylarından beri resmi olarak bilim insanları ve kurgucular zamanda yolculuğun nasıl olacağı ile ilgili fikirlerini ön plana sürmekte. Bu konuda hali hazırda yoğun bir şekilde kafa patlatan bilim insanlarının yanı sıra edebiyat ve sinema sektörleri de pek çok eseri insanlığa kazandırmış. H.G. Wells’in 1895’te yayımlanan Zaman Makinesi kitabı, İngiliz yazar Douglas Adams tarafından yazılan ve dünyanın en uzun süreli televizyon dizisi olma özelliğini gösteren Doctor Who’ya ilham kaynağı olmuş bir mizah-bilim kurgu serisi Otostopçunun Galaksi Rehberi ve tabi ki Y kuşağının büyük bir keyifle izlediği Geleceğe Dönüş filmi… Zaman yolculuğunu temele almış ve kurgu yoluyla insanları bu problemi düşünmeye sevk etmiş tüm bu eserlerden biri de bilim kurgu yazarı René Barjavel tarafından kaleme alınmış olan “Le Voyageur Imprudent” (Tedbirsiz Seyyah). İşte ‘Büyükbaba Paradoksu’ tam olarak bu eserde, René Barjavel’in zamanda yolculuğun etkilerini bizlere düşündürmesi ile karşımıza çıkıyor. Paradoks şöyle:
“Zamanda yolculuk yapan birisi büyükannesi ile büyükbabasının tanıştığı zamana gidiyor ve büyükbabasını öldürüyor. Klasik bir düşünme yönteminde zaman yolcusunun babasının babası vefat ettiğine göre kendisinin de var olması ihtimaller dahilinde olmayacaktır. Zamanın tek bir çizgi üzerinde gittiğini düşünürsek var olmayan birinin geçmişe gidip büyükbabasını öldürmesi de mümkün olmayacaktır. Ancak modern fiziğin konu başlıklarından olan paralel evrenler teorisine göre büyükbabasını öldüren kişi gelecekte var olmasa da büyükbabasını öldürdüğü zaman diliminde yaşamını sürdürebilir, büyükbabasını öldürdükten sonra evren dallanır ve büyükbabası başka bir evrende var olmaya devam eder. Eğer büyükbabasını öldürür ve tekrar zaman yolculuğu yaparak günümüze gelirse babası hiç doğmamış olacaktır ama kendisi bunların dışında kalarak var olmayı sürdürecektir.”
Bu paradoksun en basit çözümü zaman yolcusunun gittiği geçmişin tamamıyla kendi geçmişi değil bu geçmişin kopyası olduğunu düşünmektir. Bu şekilde düşünüldüğünde yapılan tüm değişiklikler kopya geçmişin geleceğini etkiler. Ancak bu teori varsayıldığında paradoks kavramı devre dışı kalır. Diğer bir şekilde düşünüldüğünde: Zaman yolcusu geçmişe gider, büyükbabasını öldürür, tekrar geldiği yere gidemez, gelecekte tüm bu olaylardan bağımsız olarak yaşayan aslında torun olmayan torun büyükbabasını öldüremez ve bu zaman çizgileri birbirlerine paralel olarak süregelir. Burada açıklamayı bitirmek için farklı bir bilgi daha vermek gerekmektedir ki o da süperpozisyonun ne olduğudur:
“Modern fiziğin kilometre taşları olan atomaltı parçacıklar genel anlamda farklı şeyleri paralel yaparlar ve foton, fonon, elektron vs. gibi parçacıkların kuantum durumları için geçerli olan bu duruma ‘Kuantum Süperpozisyonu’ denir. Bu kavramı ışığın hem dalga hem parçacık gibi davrandığı gözlemlenen Çift Yarık Deneyi’nde, güneş çekirdeğindeki füzyon olayları gibi farklı yerlerde görebiliriz.”
Yaşadığımız evren bahsi geçen Süperpozisyon gibi her iki durumun da olabileceği bir halde ise büyükbaba hem hayatta hem de ölü olur. Zaman yolcusu doğar, büyükbabasını öldürmek için zamanda yolculuk yapar, daha sonra büyükbabası olmadığı için doğmaz ve geçmişte yaşayan büyükbaba kendisini öldürecek torunu hiç doğmadığı için hiç ölmez.
İç içe geçmiş zaman çizgilerinin doğurduğu bu paradoksun teknik ve teorik olarak sadece paralel zaman çizgileri düşünülerek çözüldüğü görülüyor. Kim bilir belki ileride gerçekten Doctor Who’daki gibi bir Tardis’imiz ya da Geleceğe Dönüş’teki gibi DeLorean DMC-12’miz olur ve paradoksun nasıl işlediğini görme fırsatı yakalayabiliriz.
Hazırlayan: Nilgün Böyükulusoy