18 Mart Çanakkale Zaferi
18 Mart 2020
Pestisitler
28 Mart 2020

Frédéric Chopin

Oluşturduğu besteler ve sergilediği pek çok eser ile notaları adeta insan ruhuna ilmek ilmek işlemiş, müziği ile sayısız insana ulaşmış ve ölümünün ardından bile hâlâ müziğiyle insanları etkilemeye devam etmiş Chopin, 1 Mart 1810’ da Polonya’nın Varşova şehrinde dünyaya gelmiştir.

Babası Nicola Chopin genç yaşlarda Polonya’ya yerleşmiş bir Fransız iken annesi Justyna Krzyzanowska Leh bir kadındı. Babasının aristokrat ailelerin çocuklarına ders vermesi nedeniyle müzik dehasının çocukluğu Sakson Sarayı’ nda geçmiştir. Müzikle iç içe olan bir ailede büyüyen Chopin’ in müzik ile tanışması da yine ailesi tarafından olmuştur. İlk piyano derslerini annesinden alan Chopin, ilk bestesini 6 yaşında oluştururken, 7 yaşında da açık hava konseri vermeye başlamıştır. Müziğe olan yeteneği ile dikkatleri üzerine çekmeye başlayan ünlü piyanist, herkesi etkilemek ile kalmamış ayrıca o dönemlerde “deha çocuk” olarak da adlandırılmaya başlanmıştı. İlk zamanlar piyano eğitimini annesinden alırken yeteneğinin fark edilmesiyle birlikte onda görülen bu cevher daha iyi bir şekilde işlenmek üzere profesyonel bir elin yardımına bırakıldı. Eğitimi için seçilen kişi ise Çek piyanist Wojciech Zywny idi. 12 yaşına kadar onun tarafından eğitilen Chopin konservatuvar eğitimi sırasında Josef Elsner ile tanıştı ve ondan da eğitim aldı.
1829 yılında Viyana’da verdiği konserler ile seyirci karşısında etkileyici bir performans ortaya koyan Chopin ilerleyen yıllarda Paris’ e gitme kararı aldı. Fakat aldığı bu karar ünlü piyanist için hiç de kolay olmamıştı. 1830 yılında Polonyalıların Ruslar’a karşı gerçekleştirdiği Kasım ayaklanmasından hemen önce Chopin çok sevdiği ülkesi Polonya’ dan ayrılarak Paris’e gitmek üzere Viyana’ nın yolunu tuttu. Paris’ te zengin aile çocuklarına ders veren ve bu şekilde geçimini sağlayan Chopin büyük konser salonlarında performans vermek yerine artık eserlerini küçük topluluklar karşısında sergilemeyi tercih ediyordu. 1837 yılında ise George Sand adında Fransız bir kadın yazar ile tanışma fırsatı bulur. Bu tanışma çalkantılı bir ilişkinin de başlangıcı olacaktı. Sand ile 1939 yılında Mallorca’ya giden Chopin burada geçirdiği süre boyunca müziğinde önemli gelişmelere imza attı. Önemli çalışmalarından biri olan 24 prelüdünün neredeyse büyük bir kısmını burada tamamladı. 1847 yılına kadar birlikteliklerini sürdüren ikili daha sonra ilişkilerini sonlandırdı. Bu olayın ardından bir süre İngiltere’ de bulunan Chopin Paris’ e döndüğünde direncini kaybetmiş, bitkin bir haldeydi. Aslında Chopin’ in bu durumu gelecekte olacakların bir habercisiydi. 17 Ekim 1949 yılında Paris’ te hayata gözlerini yuman Chopin’ in vasiyeti üzerine bedeni Fransa’daki Pere Lachaise’ a gömülürken kalbi bedeninden çıkarılıp bir cam kavanoza koyularak çok sevdiği ülkesi Polonya’ya götürüldü. 2017 yılında bilim insanlarının Chopin’ in kalbini incelemesiyle piyanistin tüberküloz hastası olduğu ve kalp zarında iltihap bulunduğu ortaya çıktı. Bu durumun da piyanistin genç yaşta ölümüyle sonuçlandığı anlaşıldı.

Öldüğünde henüz 39 yaşında olan Chopin yaşadığı süre boyunca Nocture op.9 No.1 , Nocture No.20 in C-sharp minör, Nocture in E flat Majör Op.9 No.2 gibi ünlü birçok çalışmaya da imza atmıştı.

Hazırlayan: Derya Şahin 

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.