Obsidyen, volkanik kökenli bölgelerde oluşan doğal bir taştır. “Obdisiyen” veya “volkan camı” olarak da bilinen bu taş yanardağ ve benzeri volkanik alanlardan çıkarılır. Lavların hızlı bir şekilde soğuması ve kristalleşmeye yetecek kadar zaman geçmeden donması sonucunda oluşur. Kristal yapıda olmadığından kenarları ince ve keskindir. Keskinliğe sahip olması obsidyen taşının eski uygarlıklar bıçak, ok ucu gibi delici aletlerin yapımında kullanılmasını sağlamıştır. Günümüzde ise tıbbi alanda yeri olan neşterlerin kesici kısımlarında kullanılmaktadır.
Obsidyen taşının büyük oranı Türkiye’de bulunmaktadır ve en çok çıkarıldığı bölge Hasan Dağı bölgesidir. Dünya genelinde ise Meksika, İskoçya, İtalya, Yunanistan gibi ülkelerde bulunur. Herkes tarafından bilinen rengi siyah olmasına rağmen geçirdiği evreler nedeniyle gri, kahverengi, altın sarısı gibi farklı renklerle de karşımıza çıkar. Ülkemizde Nemrut Dağı – Tatvan bölgesinde yeşil, Rize – İkizdere
bölgesinde kırmızı rengiyle görülür. Hatta yanardöner veya aynı anda birden farklı renge sahip olabilmesi de mümkündür. Görünümüne göre oluşan çeşitlerine Yeşil Obsidyen, Kar Tanesi Obsidyen, Mahogany Obsidyen, Kara Kadife, Saflık Taşı gibi isimler verilmiştir.
Keskinliğinin yanı sıra kolay işlenebilir bir yapıya sahip olan obsidyen, bu özelliği ile kendisinin hayatımızda birçok farklı alanda rol oynamasını mümkün kılmıştır. Görünümündeki güzellik nedeniyle günümüzde evlerde süs eşyası olarak kullanılmaktadır. Ayrıca vücuttaki negatif elektriği alarak kişiyi rahatlattığı gibi birçok faydası olduğuna inanılır. Bedensel ve ruhsal olumsuzlukları ortadan kaldırdığı düşünüldüğünden sağlık terapilerinin temel taşlarındandır. Bu sebeple antik çağlardan itibaren günümüze uzanan süre içerisinde kolye ucu, yüzük, tespih, bileklik gibi kişisel aksesuar formuna da bürünmüştür.
Hazırlayan: Yaren Gücüyener