Kaos kelimesi genel olarak düzenin zıttı olarak kullanılan bir terimdir ancak bugün Kaos Teorisi’nin düzensiz gibi görünen, aslında bizim düzen algımızla algılayamadığımız bir düzeni olan yapılar olarak açıklanması daha doğru olacaktır. Bu bakımdan kaos kelimesi teoriyi anlatmaya yeterli olmamakta hatta birçok bağlamda teoriye zıt düşmektedir. Kaos Teorisi’nin incelediği düzensiz olaylar grafiğe döküldüğünde ortaya çıkan şekiller tam olarak bir düzeni ifade etmese de ”düzenli” denilebilir.
Kaos Teorisi denince akla ”kelebek etkisi” kavramı geliyor. Bu çağrışmada ünlü ”Kelebek Etkisi” filminin payı büyük fakat genel sanının aksine bu kavram Kaos Teorisi’ni anlatmaz. Kaos Teorisi kapsamında ortaya çıkmış olsa da bu teoriyi bütünüyle açıklamada yetersiz kalmaktadır. Matematikçi ve meteorolog olan Edward Lorenz, 1963 yılında bilgisayarıyla hava olaylarını modelleyen bir algoritma yazmıştı. Yazmış olduğu algoritma başlangıç koşullarına çok bağlıydı. Bu koşullardaki en ufak bir değişim bigisayarın öngördüğü hava durumunda çok büyük değişimlere sebep oluyordu. Popüler literatürdeki ”kelebek etkisi” işte bu şekilde ortaya çıktı.
Lorenz buluşunu matematiksel olarak modelledi ve en meşhur çekerlerden Lorenz Çekeri’ni ortaya attı. Şekil birbirini hiç kesmeyip sürekli iç içe geçtiğinden bu grafiklere ”çeker” adı verilmiştir. Çekerin şeklinin kelebeği andırması da bu kavramın oluşumuna destek olmuştur.
Kaos Teorisi’nin gelişiminde felsefi düşünce akımı Determinizm (Belirlenimcilik) büyük yer edinmiştir. Isaac Newton’un dünya çapında ses getirdiği formülleri Albert Einstein’ın İzafiyet Teorisi ile sarsılınca bazı soruların cevapları değişti. Önceden değişkenlerin hepsinin tahmin edilebilir olduğu fikri her şeyin hesaplanamaz olduğu fikriyle yer değiştirdi. Her şeyin önceden belirlenememesi -Heisenberg’in Belirsizlik İlkesi’nin de desteklediği gibi- determinist fikrin gözden düşmesine sebep oldu. Bu şekilde Kaos Teorisi; İzafiyet Teorisi ve peşisıra gelen birçok araştırmanın doğal sonucu oldu.
Hazırlayan: Damla Pıçakçı